Türklerin Anadolu'yu kendilerine yurt edinmesi bin yıllık bir mücadelenin sonucunda olmuştur. Bu mücadele 26 Ağustos 1071 Malazgirt Savaşı ile başlayarak Anadolu'nun kapıları Türklere açılmıştır. Büyük kumandan Alparslan'ın emriyle Anadolu baştan sona Türkler tarafından iskân edilmiştir. Bu süreç içinde Türkiye Selçukluları siyasal açıdan Anadolu'da Türk birliğini kurarak Anadolu'nun Türk yurdu olmasını kesinleştirmişlerdir. Selçuklular döneminde Anadolu Türklüğü önce Haçlı sonrada Moğol tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Türk aklı bu iki tehlikeyi de bertaraf edebilmiştir. Anadolu'nun Türkleşmesi konusunda misyonunu tamamlayan Selçuklu Devleti, bayrağı Osmanlıya devrederek tarih sahnesinden çekilmiştir. Osmanlılar Selçuklulardan aldıkları bu bayrağı Viyana önlerine kadar götürerek cihanşümul bir devlet kurmuşlardır. Uzun süre bu gücünü koruyan Osmanlı Devleti 17. Yüzyıldan itibaren bir takım iç ve dış nedenlere bağlı olarak güç kaybetmiştir. Osmanlı'nın güç kaybetmesi pusuda bekleyen Haçlı zihniyetini yeniden hortlatmış Osmanlıya karşı savunma durumunda olan Batılı güçler yeniden saldırıya geçmişlerdir.  Osmanlı bu saldırılar karşısında maalesef sürekli toprak kayıplarına uğramıştır. 20 yüzyıla gelindiğinde emperyalizm ve sömürgecilik tüm dünyayı tehdit etmeye başlamış, devletlerarası çıkar çatışmaları 1914 yılında I. Dünya Savaşının çıkmasına neden olmuştur. Bir oldubittiyle bu savaşa Osmanlı da dahil olmuştur. Osmanlının I. Dünya savaşına dahil olması Türkleri Anadolu coğrafyasından çıkarmak isteyenler için bir fırsat olmuştur. 1915 ile 1916 yılları arasında İtilaf Devletleri hem karadan hem de denizden saldırarak Çanakkale Boğazını ele geçirerek İstanbul'a ulaşmaya çalışmışlardır. Bu saldırının amacı İstanbul'u alarak Osmanlı'ya son vermek ve Türk milletini kendi topraklarında esir etmektir. Tarihi boyunca esareti bir zillet olarak gören Türk Milleti kendisine kurulan tuzağın farkına varmış kutsal vatan toprağına namahrem eli uzanmaması için dünyaya örnek bir mücadele sergilemiştir. İtilaf devletleri 18 Mart 1915 tarihinde o güne kadar dünyanın gördüğü en büyük donanma ile Çanakkale Boğazına saldırıya geçmişler ancak hiç beklemedikleri Türk mukavemeti karşısında büyük bir yenilgi alarak geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Deniz yoluyla elde edemediklerini kara savaşları ile elde etmek isteyen İtilaflar, Gelibolu Yarımadasının değişik noktalarına kara harekâtı düzenlemişlerdir. Bu kara harekâtı  Gazi  Mustafa Kemal komutasındaki Türk birliklerince Anafartalar, Conkbayırı gibi yerlerde püskürtülerek düşmana geçit verilmemiştir. Savaşı kaybettiğini anlayan İtilaflar, Anadolu kapılarından geri dönmek zorunda kalmıştır. Bu savaş sonucu İtilaf devletlerinin dünya kamuoyunda itibarı yerle bir olmuş Rusya İtilaf grubundan ayrılmak zorunda kalmıştır. Böylelikle Rusya gibi büyük bir güçle Kurtuluş Savaşı'nda mücadele edilmek zorunda kalınmamıştır. Bu anlamlı gün münasebetiyle Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Çanakkale Genel Komutanı Cevat Paşa, döşediği mayınlarla boğazı işgal güçlerine mezarlık haline getiren Nusrat Mayın Gemisi'nin kaptanı Tophaneli İsmail Hakkı Bey, Mayıncı Yüzbaşı Nazmi Bey, Ezineli Yahya Çavuş, Seyit Onbaşı gibi ismi bilinen, bilinmeyen tüm vatan evlatlarını hayırla yadediyor Cenab-ı Allah'tan hepsine rahmet diliyorum.

       Mesut ÇITAK

İlçe Milli Eğitim Müdürü